Sürdürülebilirlik 101: Kavrama Genel Bir Bakış
Sürdürülebilir bir dünya, gelecek, alışkanlıklar, teknolojiler, toplumsal eşitlik, moda…
Gezegeni ilgilendiren hemen tüm alanlarda adından sıkça söz ettiren bir kelime: sürdürülebilirlik. Günlük konuşma dilinde rahatlıkla yer edinmiş bu kelimeyi pratikte hayatımıza ne kadar adapte edebiliyoruz?
Kaçımız sürdürülebilirlik hakkında neyi, ne kadar biliyoruz?
Biraz konuşalım.
Doğamız gereği doğduğumuz andan itibaren pek çok şeye ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyaçları karşılamak için belirli kaynaklara yöneliriz. Elimizdeki mevcut kaynaklardan sonsuz şekilde faydalanırken genellikle bu kaynakların bir gün tükenebileceği ihtimalini düşünmeyiz. Düşünmedik!
İşte sürdürülebilirlik kavramı hayatımızda tam burada önem kazanıyor. Peki nasıl?
Sürdürülebilirlik nedir?
En basit haliyle sürdürülebilirlik; bugünkü ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek nesillerin de bu ihtiyaçlara sahip olabileceğini düşünerek, ihtiyaçların onları tehlikeye atmadan karşılanması demek. Yani bencil olma, ekolojik dengeyi önemse, koru, muhafaza et.
Kavramın Tarihi
Kavramın hayatımıza girmesi 19. yüzyıl sonlarına, Sanayi Devrimi’nin sonuçlarına dayanıyor.
Sanayileşme sonrası değişen üretim işleyişi, artan enerji ihtiyacı ve nüfus ile birlikte var olan kaynakları yarınlar yokmuşcasına kullanmak, kaynakların tükenmesine sebep oluyor. Petrol, kömür gibi yenilenemeyen doğal kaynaklar kullanılmaya başlanıyor. Sanayi sektörünün gelişmesi, tarıma dayalı ekonomiyi zayıflatıyor. Hava, su, toprak kirleniyor ve biyoçeşitlilik de tüm bu olanlardan nasibini alınca çölleşme, toprak kayıpları başlıyor. Sürdürülebilirlik 1972’de Stockholm’de gerçekleştirilen Dünya Çevre Konferansı Raporu’nda ilk kez gündeme geliyor.
1983’te Birleşmiş Milletlerin yayınladığı ‘’Ortak Geleceğimiz’’ adlı raporla bugünkü tanımına ulaşıyor ve dünya kalkınma gündeminde kendine yer buluyor.
Çünkü; sanayileşmeyle gelen yaşam standartlarını yükseltmeye yönelik onca çabanın ardından birçok ülke yoksullukla mücadeleye devam ediyor, vaatler uzun süreli refah getirmiyor ve çevre ile arasında bir denge kurulması gerekiyor.
Kalkınmanın sadece ekonomik büyümeyle başarılamayacağı anlaşılınca ‘‘sürdürülebilir kalkınma’’ literatüre giriyor. Sürdürülebilir kalkınma ile refah seviyesini artırmak için ekonomik büyümenin yanında, toplumsal eşitlik, doğal çevre, cinsiyet eşitliği, eğitim, sağlık, üretim ve sorumlu tüketim gibi amaçlar da gözetilmeye başlanıyor.
İncelemek isteyenler için Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma amaçlarını bulabileceğini linki ‘’Kaynakça’’ kısmına ekledik.
Günümüzde sürdürülebilirlik sıklıkla çevreyi korumaya indirgenerek diğer boyutları göz ardı edilse de çevresel, ekonomik ve toplumsal boyutları olan bütünsel bir kavram.
Ancak çevre koruma, ekonomik büyüme ve sosyal gelişim dengeli bir biçimde yönetildiğinde sürdürülebilir kalkınma sağlanabilir.
Son Söz
Canlı varlıklar olarak hepimiz birbirimizle ve cansız varlıklarla etkileşim halindeyiz, birbirimizle ilişkiliyiz. Görünmez bağlarla bir arada olduğumuz koca ekosistemde bildiklerimiz gizli kalsın istemedik. Kiklou’yu geliştirdik. 1 Kiklou regl küloduyla kullan-at menstrüel ürünlerin çevreye ve bedenine olumsuz etkilerinin önüne geçebilirsin. Ortalama 200 adet tek kullanımlık ürünün plastik atık olmasını engelleyebilirsin. Sürdürülebilir regl için, geleceğimiz için çalışıyoruz.
Geleceğini düşünmeyenlere Turgut Uyar’ın dizeleriyle; bizim dengemizi bozmayınız!